İyi Şeyler Uzman Buluşmaları’nın İlk Konuğu ‘Teoriden Pratiğe DEHB’ Başlığı ile Doç. Dr. Vahdet Görmez Oldu

Aralık 06, 2019

5 Aralık 2019 tarihinde İyi Şeyler Uzman Buluşmaları’na Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Vahdet Görmez konuk oldu. Teoriden pratiğe Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nu ele aldığımız bu buluşmadaki önemli notları uzmanımız Psikolojik Danışman Betül Ergün sizler için derledi.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olarak tercüme edilen ADHD’nin (Attention Deficit Hyperactivity Disorder) yanlış tercüme edildiği vurgulandı. Gerçekte olması gerekenin dikkat eksikliği değil, dikkat yönetimi bozukluğu olduğuydu. Çünkü dikkat bozukluğu ve hiperaktivite bozukluğu tanısı almış çocukların aslında bazı işlere gayet güzel bir şekilde dikkatlerini verebildikleri  görülebilir. Bu durumda dikkatleri eksik değil, dikkatlerini yönetme becerilerinde bir bozukluk var diyebiliriz.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, nörobiyolojik bir sorundur. Yapılan beyin izleme çalışmaları, beynin düşünme ve muhakemeden sorumlu ön kısmının (frontal lob); bu rahatsızlığı yaşayan çocuklarda hipoaktif olduğunu, yani daha az çalıştığını gösteriyor. Beyinde bilgi iletiminden sorumlu reseptörlerin (alıcı uçlar) işlevde bulunabilmesi için dopamine ihtiyaç duyuyor ve bu çocukların beyinlerinde yeterince dopamin üretilemiyor. Dolayısıyla dışardan bir takviye olmadığı sürece beyin mevcut kapasitesini tam olarak kullanamıyor.

Vahdet Görmez’in vurguladığı bir diğer önemli konu ilaç firmalarına olan haklı düşmanlığımızın gözlerimizi kör etmemesi gerektiği. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite yaşayan o kadar çok çocuk var ki ilaç kullanmadığı için gerçek potansiyelini ortaya koyamıyor, kendine güveni kaybediyor ve ailesinin kendine güvenini kaybediyor. Okulda yaramaz, tembel, kafası çalışmıyor v.b. olumsuz sıfatlarla etiketleniyor. İstemeden de olsa sınıfın düzenini bozan kişi olduğu için sınıfın haylazları ile arkadaşlık yapmak zorunda kalıyor ve kötü arkadaşlar edinmek zorunda kalıyor. Derslere odaklanamadığı ve konuyu ders esnasında anlayamadığı için kendisini akılsız, beceriksiz görüyor ve derslerden soğuyor. Bu kısır döngü içinde tüm fırsatları kaçırabiliyor. 

Tedavi yöntemi olarak 3 temel başlık olduğunu ifade eden hocamız, bunları şöyle açıkladı:

  1. Gıda önerileri, tedavi edici olmaktan ziyade destek ve koruyucu amaçlıdır. Günümüzde tüketilen her türlü hazır gıda, içerdiği katkı maddeleriyle beyinde olumsuz izler bırakır. Pek çok renklendirici maddenin üzerine DEHB’ye yol açabileceği belirtilmektedir. 
  1. Neurofeedback programları, bilgisayar ve beyne bağlanan elektrotlarla yapılan karmaşık bir çalışmadır. Çok uzun seanslar ve maliyet gerektirir. 40-80 seans sürdüğü bilinmektedir ve sonucu her zaman istenildiği gibi olmayabilir. Bağımsız yapılan araştırmalar Neurofeedback programlarının kesin bir fayda sağladığını kanıtlayamamışlardır. 
  2. Dikkat Eksikliği ve Hipekaktivite Bozukluğu’nda en etkili tedavi ilaç tedavisidir. Dünyanın her yerinde aynı ilaçlar kullanılmaktadır ve ilaçlar semptom odaklıdır. Tıpkı tansiyon ilacı gibi ilaç alındığı sürece etkisini gösterir. Nasıl tansiyon ilacı alınmadığında yüksek tansiyonun kalbe ve beyne zarar verme ihtimali varsa, DEHB ilacı alınmadığında da çocuğun öz benliğine, akademik başarısına zarar verme, çevre tarafından etiketlenme ve riskli davranışlarda bulunma durumu söz konusu olmaktadır.

Ailelerin en büyük korkusu ilaçların bağımlılık yapması. Bu tamamen gerçek dışı bir bilgidir. Kullanılan ilaçların atası sayılabilecek bazı maddelerin uyuşturucu özelliği olsa da, DEHB için kullanılan ilaçlarda bu maddelerin sentetik hali bulunduğu için aynı tesiri bırakmaz. Ancak bilinen bir gerçek, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu yaşayan bireylerin risk algısı ve muhakeme yeteneği düşük olduğu için ve küçüklükten beri haylaz, haşarı olarak tanındıkları ve o tür arkadaş gruplarına itildikleri için yanlış ortamlarda bulunma alkol ve uyuşturucuya başlama ihtimalleri yüksektir. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar şunu göstermiştir ki, küçük yaşlardan itibaren ilaç kullanan DEHB bireyler, ilaç kullanmayan bireylere göre bağımlılığa çok daha az yakalanmışlardır. 

İlacın yan etkilerinden iştahsızlık ailelerin en büyük korkusu olabilmektedir. Kilosu normal seviyelerde olan çocuklar için sorun olmasa da henüz gelişimini tamamlamamış ve zayıf çocuklarda iştah artırıcı şuruplarla takviye edilmek zorunda kalınıyor. Diğer bir yan etkisi de uykusuzluk. Kullanılan ilaçlar beyni uyardığı için uykuya engel oluyor. Ancak ilaç alım saati uyku saatine göre ayarlanırsa bu sorun ortadan kalkabilmektedir. Türüne göre 12 saat etki gösteren bir ilacı  saat 17’de alan bir çocuğun uykuya geçememesi normaldir. 

Tedavide dikkat edilmesi gereken en önemli nokta mümkün olduğunca aynı doktorun takibinde olmak olduğu gibi diğer bir önemli nokta ise aile eğitimi ve okulda öğretmen eğitimidir. Ebeveynlerin ve öğretmenin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu konusunda bilgili olmaları çocuğun başarısını, öz güvenini ve sosyal becerilerini büyük oranda etkilemektedir. 

Bu çocuklar için kısa süreli ve bol ödüllü çalışmalar gerekir. Ödülün somut bir şey olması gerekmez. Ebeveynlerin evde doğru sınır koyma becerilerini öğrenmeleri gerekir. Öğretmenler sınıfta çocuğu en öne ve pencere kapı gibi dikkat dağıtıcı noktalardan uzağa oturtmalıdır. Tahta ile DEHB yaşayan çocuğun arasında ne kadar nesne olursa çocuğun dikkati o kadar çok dağılır.

Paylaştığı bilgiler ve bizlere kattıkları için sayın hocamız Vahdet Görmez’e çok teşekkür ederiz.

Bir Yorum Ekleyin
İyi Şeyler Seminerleri’nde Bu Ay: Çift ve Aile Terapisti Handan Erdoğan ile “Mutlu Evliliğin Sırları”Kendine Güvenen Çocuk Yetiştirme Atölyesi 5 Ocak’ta!

Yorumunuzu Yazabilirsiniz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir